‘Sarışın’ Marilyn Monroe’nun stil mirasını nasıl ele alıyor?

Çok az pop kültürü figürü, kolektif hayal gücümüzde Marilyn Monroe kadar büyük yaşamaya devam ediyor ve onun bir güzellik ikonu olarak statüsü, bunun için çok önemli.

Hollywood’un eşsiz “sarışın bombası” haline geldiği andan itibaren, Monroe’nun kusursuz özellikleri – kum saati silueti, dolgun kırmızı dudakları, dolgun kirpikleri, rüya gibi gözleri – hala yaygın olarak kullanılan bir tür kadınlığı tanımlamaya başladı. bugün idealize edildi. Bu kalıcı miras, bu yıl New York’taki Met Gala’da Kim Kardashian’ın 1962’de Monroe’nun eski ABD Başkanı John F. Kennedy’ye “Mutlu Yıllar” şarkısını söylerken giydiği 4.8 milyon dolarlık kristal kaplı çıplak ipek elbisesiyle boy gösterdiğinde başını salladı. galanın teması “Gilded Glamour” idi; Monroe hala bunun özüdür.

Marilyn Monroe, 1956’da Hollywood’a giden bir American Airlines uçağına binerken Idlewild’de poz veriyor. Kredi: Bettmann/Getty Images

Şimdi, Ana de Armas’ın başrol oynadığı yeni bir Netflix biyografisi, büyük ölçüde de Armas’ın 1950’lerin yıldızına esrarengiz ekran dönüşümü sayesinde, toplumun Monroe’ya olan saplantısını bir kez daha diriltiyor.

“Sarışın”da Ana de Armas, “Yedi Yıl Kaşıntısı”nda ikonik bir Monroe sahnesini yeniden yaratıyor. Kredi: Matt Kennedy/Netflix

Zaman zaman gerçekliği eğip bükme biçimiyle son derece şaşırtıcı olan bir filmde (en olağandışı sahnelerden bazıları, Monroe’nun rahim ağzının perspektifinden konuşan fetüsleri ve kürtajları içerir), yıldızın stilini tasviri — ve onu sürükleyen yolları kişisel anlatı — daha temel unsurlar arasındadır. O halde, de Armas’ın karakterine çarpıcı biçimde dönüşmesinin, titiz bir hazırlık ve yaklaşık üç saat süren ve glam kavramının çok ötesine geçen günlük saç ve makyaj seanslarının sonucu olması belki de şaşırtıcı değil.

Marilyn olmak

“Sarışın” makyaj departmanı başkanı Tina Roesler Kerwin ve saç departmanı başkanı Jaime Leigh McIntosh, Monroe’nun kusursuz görünümünün en doğru tasvirini elde edebilmelerini sağlamak için kapsamlı araştırmalar yaptılar.

Kerwin bir video röportajında ​​”Bulabildiğimiz her kaynağa ulaştık” dedi. “Yeniden yaratacağımız senaryo ve görüntülerle başladık ve sonra kitaplara, filmlere, hayran sitelerine geçtik. Ve hiç durmadık — filmin sonuna kadar araştırmaya devam ettik.”

“Sarışın” için – Monroe’nun yer aldığı dergi kapaklarından kırmızı halı görünümlerine kadar – yaklaşık 100 görünüm yeniden yaratıldı – ancak bunların yarısından biraz fazlası son kesimi yaptı. McIntosh, perukların, gerçek hayatta bir esmer olan de Armas’ın bir çekimden diğerine hızla değişebilmesini sağlamak için gerekli olduğunu söyledi. Ayrıca Monroe’nun platin saçlarının kameranın önünde çıkmasını sağlamada kilit rol oynadılar.

McIntosh, görüntülü arama yoluyla, “Marilyn’in saç çizgisini taklit etmek ve Ana’ya doğru şekilde uyacak şekilde özelleştirdiğimiz beş peruk kullandık” dedi. Sarışın olanlar – yıldızlık öncesi, Monroe’nun kahverengi bukleleri vardı – Los Angeles merkezli peruk yapımcısı Rob Pickens ve ekibi tarafından, Monroe’nun alametifarikası olarak şekillendirilebilecek gerçek insan saçı (saç çizgisi etrafındaki bebek kılları dahil) kullanılarak bağlandı. kıvırma seti.

Monroe, 1950’lerde Photoplay Altın Madalya Ödülleri yemeği sırasında bir ziyafet masasında oturuyor. Kredi: Murray Garrett/Getty Images

McIntosh, “Her peruğu yapmak için farklı sarışın tonları seçtik, ardından gölge kökü vermek için onları daha da renklendirdik” dedi. (“Gölge kökü”, rengi özelleştirmek ve açtıktan sonra mükemmel bir karışım elde etmek için kullanılan bir tekniktir.) Fikir, Monroe’nun saçıyla aynı dokuyu kopyalamaktı.

Kerwin, de Armas’ın kendi saçının tamamen gizlenmesini sağlamak için doğal saç çizgisinin etrafına protez parçalar ekledi ve ten rengine uyması için onları havayla fırçaladı.

Kerwin, makyajın geri kalanının da de Armas’ın “tamamen hazır” olduğu özenli bir çalışma gerektirdiğini söyledi.

Oyuncu, doğal ela irislerini gizlemek için mavi kontakt lensler ve gözlerini yapmak için çok sayıda kirpik taktı. daha badem şeklinde görünür.

Kerwin, “Gözler muhtemelen en büyük farktı (de Armas ve Monroe arasındaki)” dedi. “Bu yüzden, kirpikleri hafifçe ‘daha düz’ hale getirmek için uçlarında çok fazla katman yaptık, ayrıca Marilyn’e daha çok benzemesi için yüzünü gölgelendirip şekillendirdik.” Ayrıca kaşlarını küçültmek ve beyazlatmak için de Armas’ı bir kaş uzmanına götürdü.

Kerwin, “Bizden aldığımız bilgi (yönetmen Andrew Dominik), Marilyn’in makyajını Ana’ya uygulamak değil, onu Marilyn’e dönüştürmekti” dedi.

Glamour ve minimalizm

“Sarışın” kostüm tasarımcısı Jennifer Johnson, de Armas’ın gardırobunda çalışmaya başladığında benzer yönergeler aldı. Kerwin ve McIntosh gibi o da projeye önce araştırma perspektifinden yaklaştı.

Bir video röportajında, “Andrew inanılmaz miktarda arşiv, ruh hali ve görüntü araştırması yaptı – toplamda yaklaşık 800 sayfa” dedi. “Hepsini ofisime duvar kağıdı gibi yapıştırdım ve her şeyi emdim.”

Daha sonra Marilyn’in özel stilini ve sahne kişiliğini ilk elden belgelemeye, daha ikonik kıyafetlerinin yapımını ve desen yapımını incelemeye başladı.

“En büyük zorluk, aynı zamanda otantik ve kostümlü değil de hissettirecek rekreasyonların nasıl yapıldığını anlamaktı” dedi. “Giysilere 21. yüzyılda işe yarayacak bir duyarlılık kazandırmak istedim.”

Bu amaçla Johnson, Hollywood’daki asırlık bir kostüm deposu olan Western Costume’in baş kesicisi Jose Bello ile çalıştı. Birlikte, Monroe’nun “Diamonds Are a Girl’s Best Friend”i seslendirdiği pembe straplez elbisesi, “The Seven Year Itch”den beyaz pileli yular boyunlu elbisesi ve siyah sufle ve siyah sufle dahil olmak üzere Monroe’nun en tanınmış görünümlerinden bazılarını yeniden ürettiler. “Some Like It Hot”dan boncuklu ve payetli ten rengi ipek jarse.

Monroe, USO programının bir parçası olarak Kore’deki bir ABD askeri için imza imzaladı. Kredi: Greg Mathieson/Getty Images

Johnson, “Bu özgün tasarımlar çok zekice ve aynı düzeyde tasarım, teknik ve kaliteye sahip olarak onları onurlandırmak önemliydi” dedi.

Ancak, Monroe’nun günlük kıyafetlerine – Norma Jeane “üniformasına” gelince, durum farklıydı. Spot ışığından uzakta, yıldızın terzilik seçimleri dikkat çekici bir şekilde azaltıldı ve tekrar tekrar giydiği birkaç parçanın etrafında toplandı.

Johnson, “Çok minimalistti” dedi. “Bir sanatçı ve yaratıcı olarak ciddiye alınmakla ilgilendi, bir pinup olarak değil. Kıyafetlerinin bunu yansıtmasını istedi.”

Gerçekten de, o Norma Jeane olduğunda, de Armas siyah balıkçı yaka ve kapri pantolonlar, beatnik kazaklar ve basit kılıf elbiseler giyiyor. Makyajı da yumuşatılmış – baştan çıkarıcı kırmızı yerine çıplak bir dudak. Bu, dikkat çekici bir yan yana ve “Sarışın”ın dünyanın gördüğü sembol – seks çekiciliğini sızdıran bitmiş “aptal sarışın” ile yanlış anlaşılan, kendine güveni olmayan kadın arasındaki ayrımı daha da vurgulamak için kullandığı önemli bir anlatı aracı. altında.

Sonuçta Johnson, De Armas’ın performansının çok ikna edici olduğunu çünkü o bu ikiliği mükemmel bir şekilde yakaladığını söyledi. Johnson, “Bir kostümün içindeymiş gibi hissetmiyor” dedi.

De Armas’ın vücudunda hiçbir protez veya dolgu kullanmama kararı da illüzyonun daha inandırıcı olmasına yardımcı oldu. Johnson, “(Ana için) vücudunu kullanabilmek, bence Marilyn ile daha uyumlu hissetmesini sağlıyor” dedi. “O bir karikatür değil.”

“Sarışın” 28 Eylül’de Netflix’te yayınlanacak.

Sıraya Ekle: Marilyn Monroe’nun beş temel özelliği daha

Fred Lawrence Guiles’in bu kesin biyografisi, hayatı boyunca Monroe’ya en yakın kişilerden bazılarıyla (üçüncü kocası, oyun yazarı Arthur Miller, “Some Like It Hot” yönetmeni Billy Wilder ve “The Misfits” yönetmeni John Huston dahil) ile röportajlar içeriyor. . Dışarıdaki hardcore Monroe hayranları için mutlaka okunması gereken bir kitap.

Michelle Williams, adından da anlaşılacağı gibi, 1956’da, İngiltere’de “The Prince” filmini çekerken, yıldızın hayatının bir haftasını yakınlaştıran, gerçek bir hikayeye dayanan Simon Curtis filminde Monroe rolünde oynuyor. and the Showgirl” ve sette çalışan genç bir adamla kişisel bir ilişki kurdu.

Feminist ikon ve aktivist Gloria Steinem, Hollywood yıldızını çevreleyen önyargıları değiştirmeye gerçekten yardımcı olan bir biyografide daha önce anlatılmamış hikayeler aracılığıyla Monroe’nun karmaşık, katmanlı bir portresini tasvir ediyor.

John Huston’ın western filminde Monroe’nun ekrandaki son rolü yer alıyor ve bu onun en güçlü performanslarından biri. Oyuncu, Clark Gable’ın kovboy karakterine aşık olan boşanmış Roslyn Tabor’u (o zamanki kocası Miller yazmıştı) oynuyor. Spoiler uyarısı: Bu bir romcom değil.